NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF’İN DEVAMININ DEVAMI:
87 - (1365) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا عفان.
حدثنا حماد بن
سلمة. حدثنا
ثابت عن أنس.
قال: كنت
ردف أبي
طلحة يوم
خيبر. وقدمي
تمس قدم رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. قال:
فأتيناهم حين
بزغت الشمس.
وقد أخرجوا
مواشيهم
وخرجوا
بفؤسهم ومكاتلهم
ومرورهم.
فقالوا: محمد،
والخميس. قال: وقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "خربت
خيبر ! إنا إذا
نزلنا بساحة
قوم فساء صباح
المنذرين" قال:
وهزمهم الله
عز وجل. ووقعت
في سهم دحية
جارية جميلة.
فاشتراها
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم
بسبعة أرؤس.
ثم دفعها إلى
أم
سليم تصنعها
له وتهيئها.
(قال: وأحسبه
قال) وتعتد في
بيتها. وهي
صفية بنت حيي.
قال:
وجعل رسول
الله صلى
الله
عليه وسلم
وليمتها
التمر والأقط
والسمن. فحصت
الأرض أفاحيص.
وجيء
بالأنطاع .
فوضعت فيها.
وجيء بالأقط والسمن
فشبع الناس.
قال: وقال
الناس:
لا ندري
أتزوجها أم اتخذها
أم ولد. قالوا:
إن حجبها فهي
امرأته. وإن
لم يحجبها فهي
أم ولد. فلما
أراد أن يركب
حجبها.
فقعدت على
عجز البعير
فعرفوا أنه قد
تزوجها. فلما
دنوا من
المدينة دفع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. ودفعنا.
قال: فعثرت
الناقة
العضباء. وندر
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وندرت.
فقام فسترها.
وقد أشرفت
النساء. فقلن:
أبعد الله
اليهودية.قال:
قلت: يا
أبا حمزة !
أوقع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ؟
قال: إي.
والله ! لقد وقع.
{87}
Bize Ebu Bekir b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Affân rivayet etti. (Dediki): Bize Hammâd b.
Seleme rivayet etti. (Dediki): Bize Sabit, Enes'den naklen rivayet eyledi. Enes
şöyle elemiş:
Hayber günü ben Ebu
Talha'nın terkisinde idim. Ayağım Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
ayağına dokunuyordu. Hayberliler'in yanına güneş doğarken vardık. Hayvanlarını
çıkarmışlar (kendileri de) baltaları, zenbilleri ve kürekleriyle dışarı
çıkmışlardı. (Bizi görünce: Vay) Muhammed ile ordusu!., dediler. Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Hayber harabdır! Biz
bir kavmin beldesine indikmi tehdit edilenlerin sabahı kötü olur» buyurdular.
Allah Azze ve Celle
Hayberliler'i hezimete uğrattı. Dihye'nin hissesine güzel bir cariye düştü.
Müteakiben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu beş kişi mukabilinde
satın aldı. Sonra çekip çevirmek ve hazırlamak (Râvi demişki: Zannederim Enes
şunu da söyledi) ve evinde istibra yapmak için onu Ümmü Süleym'e verdi. Bu
câriye Safîyye bihti Huyeyy idi. Resulullah {Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun
düğün davetini kuru hurma, kuru süt ve yağ ile yaptı. Yer bir parça kazılarak
düzeltildi; deri yaygılar getirilerek oraya yayıldı. Ve kuru süt ile yağ
getirildi Halkın karnı doydu. Cemaat (birbirlerine): Bilmiyoruz acaba
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu kadınla evlendi mi, yoksa onu Ümmü
veled mi yaptı? Şayet onu örttü ise, bu cariye onun karısı olmuştur. Örtmedi
ise, cariye Ümmü veleddir; dediler.
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) hayvanına binmek isteyince Safiyye'yi örttü. Safiyye devenin
arka tarafına oturdu. Cemaat da anladılar ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) onunla evlenmiş Medine'ye yaklaştıkları vakit Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) hayvanını sürdü. Biz de hayvanlarımızı sürdük. Derken (Adbâ)
yirik kulak deve süredü. Ve hem Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hem de
Safiyye yere düştüler. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hemen kalkarak
Safiyye'yi örttü. Kadınlar bunu görmüşlerdi Allah yahudi kadınını ırak eylesin,
dediler.
Râvi demişki: Ben
(Enes'e) ya Ebâ Hamza! Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) düştü mü? diye
sordum, Enes: — îyvallah! Hakikaten düşdü; cevâbını verdi.
İzah:
Bu hadîs Enes
(Radiyallahu anh) rivayetinin ikinci tarîkidir. Üçüncüsü de bir hadîs sonra
gelecektir.
Murur: Merrin cemidir.
Kürekler mânâsına gelir. Kaadî İyâd mezkur kelimenin bundan başka, ip mânâsına geldiğini
kaydetmiştir. Hayberliler bu iplerle hurma toplamaya giderlerdi.
Safiyye Annemiz
(Radiyallahu anha) esir olarak alınmışdı. Esir kadınlarla cinsî münasebet helâl
olabilmek için bunların istibrâ yapmaları icab eder.
istibra : Rahmin
çocuktan beri ve hâli olduğunu anlamak için birkaç zaman cima' etmeden
beklemektir.
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) istibra müddeti geçinceye kadar Hz. Safiyye'yi Enes
(Radiyallahu anh)'ın annesi Ümmü Süleym'e teslim etmişti. Bu müddet geçince
Ümmü Süleym onu çekip çevirerek zinetlemiş; gelin etmişti.
Adbâ' : Kulağı yırık
deve mânâsına gelir. Bu kelime Resulullah (Sallallahu Aleyhi \e Sellem)'in
devesine lâkab olmuştu. Yoksa hakikatte devenin kulağı yırık değildi.
88 - (1365) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة. حدثنا
شبابة. حدثنا
سليمان عن
ثابت، عن أنس.
ح وحدثني به
عبدالله بن
هاشم ابن حيان
(واللفظ له). حدثنا
بهز. حدثنا
سليمان بن
المغيرة عن
ثابت. حدثنا
أنس. قال:
صارت
صفية لدحية في
مقسمه. وجعلوا
يمدحونها عند
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. قال:
ويقولون: ما
رأينا في السبي
مثلها
قال: فبعث
إلى دحية
فأعطاه بها ما
أراد. ثم
دفعها إلى أمي
فقال "
أصلحيها " قال:
ثم خرج رسول
الله صلى الله
عليه وسلم من
خيبر. حتى إذا
جعلها في ظهره
نزل. ثم ضرب
عليها القبة.
فلما أصبح قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "من كان
عنده فضل زاد
فليأتنا به"
قال: فجعل
الرجل يجيء
بفضل التمر
وفضل السويق.
حتى جعلوا من
ذلك سوادا
حيسا. فجعلوا
يأكلون من ذلك
الحيس.
ويشربون من
حياض إلى
جنبهم من ماء
السماء. قال:
فقال أنس:
فكانت تلك
وليمة رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
عليها
قال: فانطلقنا،
حتى إذا رأينا
جدر المدينة
هششنا إليها.
فرفعنا مطينا.
ورفع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
مطيته. قال:
وصفية خلفه قد
أردفها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
قال: فعثرت مطية
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم.
فصرع وصرعت.
قال: فليس أحد
من الناس ينظر
إليه ولا إليها.
حتى قام رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فسترها. قال:
فأتيناه فقال
" لم نضر" قال: فدخلنا
المدينة. فخرج
جواري نسائه
يتراءينها
ويشمتن
بصرعتها.
{88}
Bize Ebu Bekir b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Şebâbe rivayet etti. (Dedikî): Bize
Süleyman, Sâbit'ten, o da Enes'âen naklen rivayet eyledi. H.
Bana bu hadîsi Abdullah
b. Hâşim b. Hayyân da rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Behz rivayet
etti. (Dediki): Bize Süleyman b. Muğira, Sâbit'ten rivayet etti. (Demişki):
Bize Enes rivayet eyledi. (Dediki):
Safiyye taksimde
Dihye'ye düştü. Cemaat onu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında
medh etmeye ve: Esirler içinde onun gibisini görmedik, demeye başladılar. Bunun
üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Dihye'ye haber gönderdi. Ve
Safiyye'ye bedel ne isterse verdi. Sonra Safiyye'yi anneme teslim ederek :
«Bunu çek çevir!»
buyurdu. Bilâhare Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hayber'den çıktı.
Hayber'i arkasında bıraktığı vakit konakladı. (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
Sonra Safiyye'nin
üzerine çadır kurdu. Sabaha çıkınca Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Kimin yanında fazla
yiyecek varsa onu bize getirsin!» buyurdular. Artık kimi hurmanın, kimi kavrulmuş
unun fazlasını getirmeye başladılar. Hattâ bundan bir karıştırma yığını
yaptılar. Ve bu karıştırmadan yemeğe, yanıbaşlarındaki yağmur suyundan birikmiş
havuzlardan da su içmeye başladılar.
Sabit demiş ki:
Müteakiben Enes şunu söyledi: işte bu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in Safiyye için düğün daveti oldu. Sonra yola revan olduk. Medine'nin
duvarlarını görünce ona olan iştiyakımız arttı da hayvanlarımızı sürdük.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de hayvanını sürdü. Safiyye arkasindaydı.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu terkisine almıştı. Derken
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hayvanı sürçtü. Ve hem kendisi hem
Safiyye yere düştüler. Halkdan ne Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e, ne
de Safıyye'ye bakan hiç bir kimse yoktu. Nihayet Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) kalkdı da Safiyye'yi örttü. Müteakiben biz yanına geldik. (Bize) :
«Bîr şeyimiz yok!» dedi.
Az sonra Medine'ye girdik. Hemen Medine'nin genç kadınları dışarı çıktılar.
Safiyye'yi birbirlerine gösteriyor. Onun yere düşmesine seviniyorlardı.
İzah:
Sevâd: Karaltı, şahıs
mânâsına gelir. Burada ondan murad yüksek yığındır.
Medîneli genç
kadınların Hz. Safiyye'nin düşmesine sevinmeleri yahudileri sevmediklerinden ve
ihtimal onu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanında görünce kıskandıklarındandır.
Mâîikiyye ulemâsı Hz.
Safiyye rivâyetleriyle istidlal ederek ilân edilmek şartiyle nikâhın şahidsiz
de akd edilebileceğine kaail olmuşlardır. Sahabe ve Tabiin'den bir cemaatın
kavilleri bu olduğu gibi, Zührî, imam Mâlik ve MedîneIiler'in mezhebleri de
budur. Onlara göre nikâhda şâhid değil, ilân şarttır.
Hadîs-i şerifin
Mâlikiler'e delil olan yeri ashabın: «Eğer örttüyse artık Safiyye onun karısı
olmuştur.» sözleridir.
Ashabı kiram'dan bir
cemâat ile tabiinin birçoklarına göre nikâhta ilân değil şehâdet şarttır.
Evzâî, Sevrî, imam Âzam, imam Şafiî, imam Ahmed ve diğer birçok ulema nikâhta
iki âdil kimsenin şâhid olarak bulunmalarını şart koşmuşlardır. Yalnız imam
Âzam 'a göre nikâhta fasik kimselerin de şehâdeti kabul olunur.
Bir kimse şahidsiz
olarak gizlice bir kadınla evlense, nikâhı bütün ulemâya göre münakd değildir.
Fakat nikâhı gizlice iki âdil şâhid huzurunda akd etse cumhur-u ulemâ'ya göre
sahih olur. imam Mâlik: Bu nikâh sahih değildir.» demiştir.